Diş ağrısı; hafif, orta ve yüksek şiddetli olarak her insanın en az bir dönem karşısına çıkan sorunlardan biridir. Ağrının kaynağında enfeksiyon gibi durumlar yatabilir. Bu durumda yüksek şiddetli bir ağrıyla kendini gösteren sorun, dayanılmaz bir hal alır. Diş ağrısına çözüm olarak evde deneyebileceğiniz yöntemler olsa bile bunlar geçici olarak sizi rahatlatmaktadır. Diş ağrısıyla karşılaştığınız noktada mutlaka bir uzman tarafından altta yatan neden araştırılmalıdır.

diş ağrısı
diş ağrısı

Diş ağrısı, dişin iç kısmında gelişebileceği gibi çevresinde de oluşabilir. Ağrı, geçici diş eti tahrişlerinden kaynaklanabilir. Yüzde zonklama, sızlama, ağrının kulağa yayılması, ağız içinde ya da diş etrafında şişlik gibi ağrıya eşlik eden durumların altında daha ciddi sebepler yatar.

Diş ağrısı çeken hastalar, diş ağrısını geçirmek için ilk olarak evde uygulayabilecekleri yöntemlere yönelirler. Fakat bu durum hastaları geçici olarak rahatlatmaktadır. Tedavi edilmeyen ağrılar, sonrasında daha ciddi problemlere yol açabilir. Evde uygulanan yöntemlerin kalıcı bir çözüm olmayacağını söyleyen uzmanlar, ağrı yaşandığı takdirde en kısa sürede diş hekimine başvurmaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Diş Ağrısı Neden Olur?

Diş ağrısı basit nedenlerden kaynaklanabileceği gibi daha ciddi problemlere kadar uzanan ağrı çeşididir. Birçok farklı sebebi bulunmaktadır. Bunlar;

Hassas diş eti: Hassas diş eti, sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklerin yol açtığı kısa ağrılara neden olur.

Diş çürüğü: En yaygın diş ağrısının sebepleri diş çürükleridir. Diş çürüğü; yetersiz, bilinçsiz ya da olması gerekenden fazla uygulanan ağız hijyeni yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Ağız içine yerleşen bakteriler, bir süre sonra diş minesini zayıflatarak diş çürüğünün oluşmasına neden olur. Bu çürükler kalıtsal da olabilir. Uzmanlar tarafından diş ve diş etlerinin sağlığı için günde 2 kez diş fırçalanması önerilir. Diş fırçalamak kadar kullandığınız ağız bakım ürünü de diş sağlığınız açısından oldukça önemlidir. Ağız bakımınızı doğru bir şekilde gerçekleştirmek için hekiminizden bilgi alabilirsiniz.

Diş eti hastalıkları: Piyore olarak da bilinen periodontitis, periodonsiyumu, yani dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalıktır. Periodontitis diş çevresi ilerleyici alveol kemik kaybını içerir, eğer tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olur. Periodontitis, dişin yüzeyine tutunan ve orada büyüyen mikroorganizmalara karşı oluşan aşırı agresif bağışık yanıtla ortaya çıkar. Tanısı, dişin etrafındaki yumuşak diş eti dokularının bir sond ile muayene edilmesiyle ve hastanın röntgeni üzerinde diş çevresi kemik kaybının değerlendirilmesiyle konur. Periodontitis tedavisinde uzmanlaşmış kişiler periodontologlardır; alanları periodontoloji olarak bilinir.

Sınıflandırma

1999’da yapılan sınıflandırılma periodontal hastalıkları yedi ana gruba ayırmıştır, bunlardan 2-6 arasındakiler yıkıcı diş eti hastalığı olarak tanımlanır, çünkü hasar geri döndürülemez. Bu yedi kategori şöyledir:

  • Gingivitis
  • Kronik periodontitis
  • Agresif periodontitis
  • Sistemik hastalık belirtisi olarak periodontitis
  • Nekrotizan ülseratif gingivitis/periodontitis
  • Periodontal apse
  • Kombine periodontal-endodontal lezyonlar

Yaygınlık

Hastalığın yaygınlığı, hastalıktan etkilenmiş olan dişlerin sayısını yüzde cinsinden belirler. Ağızdaki dişlerin %30’undan azı etkilenmişse hastalık “lokalize”, %30’undan fazlası etkilenmişse “generalize” olarak tanımlanır.

Şu belirtiler görülebilir:

  • Kızarıklık ya da fırçalama sırasında, diş ipi kullanımıyla ya da sert yiyeceklerin ısırılmasıyla diş eti kanaması (örneğin elma)
  • Diş etinin sürekli şişip inmesi
  • Dişler fırçalandıktan sonra kan tükürülmesi
  • Halitozis veya ağız kokusu ve ağızda sürekli bir metalik tat
  • Diş eti çekilmesi; dişlerin görünen kısmının uzamasıyla sonuçlanır. (Bu sert fırçalamayla veya sert bir diş fırçası kullanılmasıyla da oluşabilir.)
  • Diş ve diş eti arasında derin cepler (cep, ataşmanın kollajenaz olarak bilinen kolajen yıkıcı enzimlerle derece derece yıkılması sonucu oluşan bölgelerdir.)
  • Sallanan dişler, daha geç aşamada görülür (başka nedenlerden ötürü de görülebilir.)

Hastalar, diş eti iltihabı ve kemik yıkımın büyük ölçüde ağrısız olduğunun farkına varmalıdır. Bundan dolayı, hatalı biçimde, insanlar diş temizliği sonrası ağrısız kanamanın önemsiz olduğunu düşünebilirler. Ancak bu durum hastada periodontitisin ilerlediğinin göstergesi olabilir.

İlişkili tıbbi durumlar

Periodontitis vücutta artmış inflamasyonla ilişkili bulunmuştur, C-reaktif protein ve interlökin-6 değerlerinin yükseldiği saptanmıştır. Bununla bağlantılı olarak inme, miyokard infarktüsü  ve ateroskleroz riskinde artma görülmüştür. Aynı zamanda periodontitis 60 yaşın üzerindeki kişilerde hafıza ve hesaplama yeteneklerinde düşüşlerle ilişkilendirilmiştir. Bozulmuş açlık kan şekeri ve diyabeti olan bireylerde daha yüksek derecede diş eti iltihabı görülür ve diş eti iltihabından kaynaklanan sabit sistemik iltihapsal durumdan dolayı sık sık kan şekeri seviyesini dengelemede zorluk çekerler. Nedensel ilişki olduğu kanıtlanamamış olmasına rağmen, bir çalışmada kronik periodontitis ve erektil disfonksiyon arasında ilişki bulunmuştur.

Periodontitis Nedenleri

Periodontitis, periodonsiyumun, yani dişe komşu destek dokuların iltihaplanmasıdır. Periodonsiyum dört dokudan oluşur:

  • Diş eti,
  • Sement ya da dişin kökünü saran dış tabaka,
  • Alveol kemiği ya da dişin içine tutunduğu kemik oyuğu,
  • Periodontal ligament; alveol kemiği ve sement arasındaki bağ dokusu lifleri.

Gingivitisin birincil etyolojisi (nedeni) zayıf veya etkili olmayan ağız bakımıdır, bu durum mikotik ve bakteriyel matriksin diş eti kenarında birikmesine neden olur ve bu birikinti dental plak olarak adlandırılır. Periodontal hastalığa katkı yapan diğer etkenler zayıf beslenme ve diyabet gibi altta yatan tıbbi konulardır. Diyabet hastaları periodontal hastalığı kontrol altında tutmak için ağız bakımlarına dikkat etmelidirler. Parmak ucundan kan alma testleri Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi tarafından tasvip edilmiştir ve diş hekimliği muayenehanelerinde, diş eti hastalığına katkıda bulunan diyabet gibi diğer hastalıkların tespit edilmesi için kullanılmaktadır.

Bazı kişilerde gingivitis, diş eti liflerinin yıkılmasıyla periodontitise ilerler, diş eti dokuları dişten ayrılır ve derin bir oluk oluşur. Buna periodontal cep denir. Subgingival mikroorganizmalar(diş etinin alt kısmında bulunanlar) periodontal cepte çoğalıp diş eti dokularına iltihaba ve ileri kemik kaybına sebep olurlar. İkincil etyolojinin örnekleri ise çıkıntılı dolgular ve kök yakınlığı gibi mikrobiyal plak oluşumunu kolaylaştırıcı durumlardır.

Restore edilmiş dişlerin doğal hatlarını aşan bu gibi fazla dolgu malzemesi “çıkıntı” yapmıştır ve mikrobiyal plağın burada birikmesine ve potansiyel olarak lokalize periodontitis oluşmasına neden olurlar.

Sigara, periodontitis oluşumunu doğrudan veya dolaylı yoldan artıran diğer bir etmendir, hastalığın tedavisini engelleyebilir veya olumsuz biçimde etkileyebilir.

Ehlers-Danlos sendromu ve de hyperkeratosis palmoplantaris olarak bilinen Papillon-Lefèvre sendromu periodontitis için bir risk faktörüdür.

Mikrobiyal plak, kendisine dokunulmadıkça kalsifiye olarak diş taşına dönüşür, diş taşına yaygın olarak tartar da denir. Diş eti kenarının altında ve üstünde kalan diş taşı, gingivitis ve periodontitisin tedavisi için diş hekimi tarafından tamamen kaldırılmalıdır. Gingivitis ve periodontitisin ikisinin de başlıca nedeni diş yüzeyine tutunan mikrobiyal plak olsa da, bir sürü değiştirici faktör vardır. Çok güçlü risk faktörlerinden biri kişinin genetik yatkınlığıdır. Down sendromu, diyabet ve kişinin enfeksiyona karşı direncini etkileyen diğer hastalıklar periodontitise yatkınlığı artırır.

Periodontitisi, üzerinde çalışılması zor bir hastalık yapan diğer bir faktör kişinin bağışıklık yanıtının alveol kemiği yıkımını da etkilemesidir. Bakteriyel-mantarsal saldırıya karşılık olarak verilen bağışıklık yanıtı temel olarak genetik tarafından belirlenir; ancak bağışıklık gelişimi, hastalığa yatkınlık konusunda rol oynayabilir.

Bazı araştırmacılara göre periodontitis fazla stresle ilişkili olabilmektedir. Periodontitis sosyoekonomik düzeyi düşük bireylerde, yüksek olanlara göre daha fazla görülür.

Mekanizma

Dental plak ya da biyofilm dişin yakınında ve diş etinin altında biriktikçe biyofilmin yapısında değişim gerçekleşir, temel olarak streptokok egemen biyofilmden aktinomiçes egemen plağa dönüşür ve hareketli bakteriler de daha sıkça görülür. Bu gerçekleşirken, diş etindeki iltihap belirginleşir. Başlangıçtaki bu durum gingivitistir, iltihap sadece kemiğin üzerindeki yumuşak dokularla ilişkilidir. Diş etindeki iltihap, lokal olumsuzluklar veya genel konak yatkınlığı yoksa, uzun süre gingivitis seviyesinde kalabilir. Biyofilm yapısındaki bu değişim gerçekleşirken, bağışıklık sisteminin plak birikimine cevabı nötrofil aracılı cevaptan lenfosit ve plazma hücre aracılı cevaba döner. Klinik olarak diş etinde şişlik, kızarıklık ve kanamaya eğilim görülür. Bu durum çevre şartlarını değiştirir, biyofilmin kendi içindeki değişime öncülük eder. Bu gerçekleşirken gram-negatif mikroorganizmalar ağırlıklı olmak üzere periodontal patojenler baskın olmaya başlar. Bu patojenlerin içinde A. actinomycetemcomitans, kırmızı kompleks bakterileri (P. gingivalis, T. Forsythia, T. denticola) ve daha az önemli turuncu kompleks bakterileri(F. nucleatum, P. micros, P. intermedia, P. nigrecens, E. nodatum and S. constellates) bulunur. Kronik periodontitisle ilişkisi en güçlü olan bakteri P. gingivalistir. Bu patojenin birçok virülans faktörü saptanmıştır. Bu faktörler P. gingivalisin savunma mekanizmasından kurtulmasını ve periodonsiyum içindeki iltihabı sürekli kılmasını sağlar. Periodonsiyumdaki sürekli iltihap diş eti ataşmanında değişime neden olur, diş çevresindeki cep derinleşir ve kemik yıkılır. Tedavi edilmeyen periodontitis, zamanla dengesiz biçimde ilerler; fonksiyon kaybı, doku yıkımı ve diş kaybıyla sonuçlanır.

Korunma

Periodontal hastalıktan korunmak için günlük ağız temizliğinde yapılması gerekenler:

  • Diş eti kenarından içeri girmeye çalışarak buradaki bakteriyel-mantarsal oluşumu ve subgingival plak oluşumunu bozmayı hedefleyerek düzenli fırçalama(günde en az iki defa).
  • Bütün dişlerin, üçüncü büyük azı dahil, günlük diş ipi ve arayüz fırçaları ile temizlenmesi
  • Antiseptik gargara kullanılması: Klorheksidin glukonat bazlı gargaralar iyi bir ağız bakımı yapıldıktan sonra kullanıldığında gingivitisi tedavi edebilir, ancak periodontitise bağlı ataşman kaybını geri döndüremez.
  • Diş hekimi tarafından reçete edilen periodontal plakların kullanımı: plak, içinde bulunan ilacın mikroorganizmaların bulunduğu biyofilme nüfuz edecek kadar uzun süre kalmasına olanak sağlar.
  • Düzenli diş hekimi muayenesi ve profesyonel diş temizliği: Diş hekimi muayenesinde kişinin ağız bakım yöntemleri, diş etrafındaki ataşman seviyesi, periodontitisin erken belirtileri ve tedaviye verilen cevap değerlendirilir.
  • Mikroskopik değerlendirme, kommensal sağlıklı floranın geri kazanılmasında bir rehber işlevi görebilir.
  • Diş hekimleri diş eti kenarında ve altında gelişen plağı temizlemek için özel aletler kullanırlar. Bu temizlik, oluşmuş periodontitisin daha da ilerlemesini önlemek için yapılan standart bir tedavidir. Çalışmalar göstermektedir ki; böyle bir profesyonel temizlikten 3-4 ay sonra mikrobiyal plak temizlikten önceki seviyelere ulaşmaktadır. Bununla birlikte hastanın periodontal durumunun istikrarı, öncelikli olarak olmasa da, büyük ölçüde hastanın evdeki ağız bakımına bağlıdır. Günlük ağız bakımı yapılmadan periodontal hastalığın üstesinden gelinemez, özellikle hastanın yaygın periodontal hastalığı varsa hiç mümkün değildir.

Periodontal hastalık ve diş kaybı, erkek hastalarda artmış kanser riskiyle bağlantılıdır.

Periodontal hastalığın oluşumuna fazla alkol tüketimi ve antioksidanlarca fakir beslenme katkıda bulunabilir.

Diş apseleri: Diş apsesi (Diş irini), diş kökü ve çevre dokularını ilgilendiren kısa fakat ciddi süren, bölgesel olarak ateş ve ağrıyla seyreden yerel iltihaptır. Tedavi edilmezse osteoid, periostit, selülit veya osteomyelite dönüşür. Kronikleştiğinde radiküler kistlere dönüşür veya fistül vererek ağız mukozası veya yüz derisini deler ve dış ortama boşalır.

Diş apsesi oluşumu

Genellikle diş çürüğü nedeniyle, diş pulpasının iltihaplanması sonucu başlar. Pulpa iltihabı (pulpitis), dişin kök ucundan, dişin kök ucu periodontium una yayılır. Ağrılı olan bu süreçte, iltihap kök ucuna yayıldığı andan itibaren diş dikey basınçlara hassastır. Apse içindeki pü (iltihabi sıvı), akışkan olduğundan, mukoza altındaki en zayıf alanlara yayılır ve yine zayıf bir noktadan mukoza veya deriyi delerek dış ortama açılır. Buna fistülizasyon (fistüle olma, fistül verme) denir.

Fistüle olmayan apseler, şişlik olarak kalabilir. Bu durumda vücut bunları epitelyal bir zarla çevirir ve içi iltihabi sıvı dolu, çevresi iltihabi hücreler ve epitelle çevrili kistler oluşur. Diş kökü kistlerine radiküler kist (kök kisti) adı verilir

Diş Apsesi Tedavisi

Diş apsesi tedavisinde genellikle şu yollar izlenir;

  • Akut enfeksiyonun antibiyotikler ile kontrolü,
  • Fistüle olmaya yakın bir apse söz konusuysa apsenin açılarak drene edilmesi ve dren uygulanması,
  • Enfeksiyon kaynağı olan dişin çekimi veya Endodontik tedavi (Kanal tedavisi) ile iltihap kaynağının tamamen kurutulması.
  • Daha sonra hasta, gerekli kontrollerine çağrılır. Apsenin tamamen boşaldığına kani olunduğunda direnin çıkartılması ve antibiyotik tedavisinin bitirilmesi gerekir.

Diş apsesi tedavisinde sıcak ve soğuk uygulanması

  • Bu konunun uzmanlarınca dahi azami dikkatle müşahede edilen bir uygulamadır. Yanlış uygulanan tedavi, apseyi azdırabilir. Bu nedenle konunun uzmanı (diş hekimi veya çene cerrahı) olmayan kişiler kesinlikle böyle bir şeye kalkışmamalıdır.
  • Sıcak veya soğuk uygulaması, apsenin safhasıyla ilgilidir. Akut bir diş apsesine sıcak uygulanmaz. Bu, apsenin akışkanlığını artırarak dokuya yayılmasına ve apsenin daha kötüleşmesine sebep olur. Akut apselerde, hastayı rahatlatmak ve iltihabi sıvının yayılımını azaltmak için soğuk uygulanabilir. Kronik apselerin drene edilmesi esnasında ise sıcak uygulanarak apsenin akışkanlığı artırılır ve açılan drenaj kanalından tamamen boşalması sağlanır.
  • Diş minesinin aşınması: Dişlerde sararma, sıcak ve soğuğa karşı hassasiyet, diş uçlarındaki tırtıklar, diş aralarında kanama gibi ortaya çıkan durumlar diş minesinin aşındığını gösterir. Diş minesinin aşınması durumunda diş çürüğü kaçınılmaz olacaktır. Diş minesi aşındığında diş sızısı ile başlayan sorun, daha ciddi ağrılara kadar uzanır.
  • 20 yaş dişleri: Yatay büyüyen 20 yaş dişleri diş yapısını bozarak diş sorunlarına neden olur. Çıkmaya çalıştığı bölgede iltihap ve ağrıya sebep olan bu dişlerin mutlaka bir hekim tarafından kontrol edilmesi gerekir. Yarım çıkan 20’lik diş, hekimin önerisi ile çekilmelidir. Çünkü, tam çıkamayan bu diş komşu dişlere de zarar vererek onların çürümesine yol açar. 20 yaş dişleri için diş çekimi, yalnızca yarım çıkması ya da gömülü olması durumunda yapılmamalıdır. Yanak ısırma, ağrı, enfeksiyon gibi durumlarda da 20 yaş dişinin çekimi gerçekleşir. 20 yaş dişleri mutlaka önemsenmeli ve hekim kontrolü altında olmalıdır.
  • Sinüzit: Burun akıntısına eşlik eden ağız kokusu ve dişlere dokunulduğunda hassasiyet problemleri ile karşılaştıysanız, diş kaynaklı sinüzit yaşıyor olabilirsiniz. DT. İdil Çiğdem Pektaş kliniğimizde yapılan ön muayene sonrası detaylı bilgi alabilirsiniz.
  • Diş Kırıkları: Diş kırıldığı ilk an genellikle ağrı yapmaz. Kırığın tedavi edilmediği durumlarda diş ağrısı gelişir.
  • Diş sıkma ve gıcırdatma: Uykuda ya da günlük hayatta istemsizce yapılan diş sıkma ve gıcırdatma gibi durumlar diş ağrısına sebep olur.
  • Hasarlı dolgu: Dolgu tedavisi sonrasında dolgu yapılan bölgede hassasiyet gelişebilir. Bu durum da o bölgede diş ağrısına sebebiyet vermektedir.

şeklinde sıralanabilir.

Diş Ağrısının Belirtileri Nelerdir?

Ağrının sebebine göre diş ağrısı belirtileri farklılık gösterir. Basit sebeplerden kaynaklı ağrıların en yaygın belirtisi; enfekte olan bölgede oluşan ağrı, sızlama, zonklama, yüzde uyuşmadır. Bu ağrılar geçici ya da sürekli devam eden cinste olabilir. Ağrının altında daha ciddi bir sebep yatması durumunda ise ağrıya; diş çevresinde şişlik, ateş, baş ağrısı görülür. Aynı zamanda enfekte olan dişte kötü bir tada sahip akıntı ve koku gelebilir.

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Diş ağrısına çözüm olarak bir yöntem denemek sizlere geçici rahatlık sağlayacaktır. Bu nedenle, altta yatan sebebi öğrenmek için bir diş hekiminden destek almalısınız. Şiddetli diş ağrısı, ciddi bir sorundan kaynaklı meydana gelir. Diş ve diş etinde yaşanan problemler ağrı ve sızlama yoluyla kendini belli etmektedir. Ağrıya geçici bir çözüm olarak tuzlu su ile gargara yapabilirsiniz. Suyun içerisine katılan tuz ile doğal bir antiseptik karışım yapmış olacaksınız. Bu karışımı gargara yaptığınız takdirde ağrınızın hafiflemesini sağlayabilirsiniz. Diş ağrınız için bilinçsizce ağrı kesici kullanmamalısınız. Doktorunuzun önerdiği ilaç dışında bir şey kullanmayınız. Özellikle iltihaplı diş ağrısı yaşayanların mutlaka en kısa sürede diş hekimine görünmesi gerekmektedir.

Evde Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Diş ağrısı için evde uygulayabileceğiniz yöntemler bulunmaktadır. Diş ağrısını geçirmek için uygulanan bu yöntemler geçici çözümlerdir. Öncelikle, diş ağrısının şiddeti ne olursa olsun mutlaka bir uzman kontrolü sağlanmalıdır. Diş ağrısının sebebine göre diş hekiminiz tarafından bir tedavi uygulanmaktadır. Evde diş ağrısını hafifletmek için:

  • Tuzlu su ile gargara yapabilirsiniz
  • Sarımsak: Sarımsak doğal bir antibiyotiktir. Sarımsağı ezerek diş macunu gibi kullanabilir ya da ağrıyan bölgede çiğneyerek antibiyotik etkisi yaratabilirsiniz. Sarımsak, diş ağrısının hafiflemesine destek olmaktadır.
  • Karanfil yağı: Karanfil yağını bir kulak pamuğuna damlatarak ağrıyan bölgeye sürebilirsiniz.
  • Kekik: Kekik yağını uygulamadan önce suyla seyreltmeniz gerekmektedir. Seyrelttikten sonra ağrıyan bölgeye uygulayabilirsiniz.

Tüm bu yöntemler bir tedavi uygulaması değildir. Evde uygulayabileceğiniz yöntemler ile yalnızca diş ağrısını hafifletebilirsiniz. Orta, hafif ya da yüksek şiddetli diş ağrısı yaşamanız durumunda mutlaka bir diş hekimine görünmeniz gerekmektedir.

Diş Ağrısını En Hızlı Ne Keser?

Diş hekiminiz, ağrının altta yatan sebebine yönelik tedavi uygulayarak diş ağrısının sonlanmasını sağlayacaktır. DT. İdil Çiğdem Pektaş ön muayene sonrası, diş ağrınızın sebebi ve tedavisi hakkında detaylı bilgi vermektedir.

Gece Şiddetli Diş Ağrısı Sorunu

Uyutmayan diş ağrısı yaşıyorsanız altta yatan sebep mutlaka araştırılmalıdır. Hormonal değişiklikler ile damar içi basıncın artması ve damarsal genişlemeler, gece diş ağrısını daha şiddetli hissetmenize neden oluyor. Gece şiddetli diş ağrısı sorunu yaşıyorsanız, sebebini öğrenmek ve doğru tedavi uygulaması için diş hekimine gitmelisiniz.

Diş Ağrısı İçin En İyi Ağrı Kesici

Diş hekiminizin önermediği hiçbir ilacı kullanmamalısınız. Ağrı kesiciler, bilinçsiz kullanıldığı takdirde size yarar sağlamak yerine vücudunuza zarar vermektedir. Diş ağrısı için en iyi ağrı kesici önerisini diş hekiminiz yapacaktır.

Diş Çürüğü İçin Evde Çözüm

Bilinçsiz, yetersiz ve fazla ağız bakım uygulamaları sonucunda görülen diş çürükleri; tedavi edilmedikleri takdirde ciddi sorunlara yol açar. Bu sorunlardan en önemlileri diş kaybı ve çürük bölgesinde gelişen enfeksiyonlardır. Diş ve diş etinde görülen enfeksiyonlar, müdahale gerektirir. Aksi takdirde vücudunuza yayılan bir iltihap durumuyla karşılaşabilirsiniz. Diş çürüğü için evde çözüm bulunmamakla birlikte çürüklerin önüne geçmek için alabileceğiniz önlemler vardır. Ağız hijyenini maksimum seviyede tutmalısınız. Hekiminizin önerdiği ağız bakım uygulamalarını günlük rutininize eklemelisiniz. Ağız sağlığınız ne kadar iyi durumda ise çürük gelişimi de aynı oranda azalacaktır.

Diş ağrısının şiddeti ne olursa olsun mutlaka bir uzman tarafından altta yatan sebep araştırılmalıdır. Basit sebeplerden kaynaklanabileceği gibi anında müdahale gerektiren sorunlar da diş ağrısına neden olmaktadır. Ağrıya eşlik eden lenf bezi şişliği, ağız içinde şişlik, enfeksiyon görülmesi ya da kanama gibi durumlar müdahale gerektirir. Diş ağrısına çözüm olarak, ağrının sebebine yönelik tedavi gerçekleştirilir. Ağrının sebebi ortadan kalktığı takdirde diş ağrısı yaşanmayacaktır.

İdil Çiğdem Pektaş; İmplant, Gülüş Tasarımı, Diş estetiği, Ortodonti, Kanal Tedavisi, Diş Dolgusu, Zirkonyum, Diş Beyazlatma, Diş Taşı Temizliği, Çocuk Diş Hekimliği, Dudak Dolgusu ve Botoks alanında hizmet vermektedir. Kliniğimizden alacağınız randevu sonrasında ilk muayene ücretsiz olup, muayene sonrası sizlere detaylı bilgi verilmektedir. Muayenehanemizden haftanın 7 günü 10:00 ile 20:00 saatleri arasında randevu alabilirsiniz. Danışmak istediğiniz tüm konularda Diş Hekimi İdil Çiğdem PEKTAŞ tarafından bilgilendirileceksiniz.

 

Comments are disabled.